Tasarımın Sessiz Gücü Üzerine Bir Keşif
Günlük hayatımızın sıradan akışında, her gün onlarca, belki yüzlerce tasarımla karşılaşıyoruz. Ancak bunların birçoğunu fark etmiyoruz. Neden mi?
Çünkü başarılı tasarım genellikle “görünmezdir.”
“Tasarım, markanızın sessiz elçisidir.”
Paul Rand
Ancak bu elçi, kelimeler yerine renklerle, dokularla ve formlarla izleyicisiyle konuşur. Bir tasarımla tesadüf ettiğinizde, yalnızca birkaç saniyeniz vardır. Ancak o birkaç saniye, doğru tasarlanmış bir reklam için yeterlidir. Tasarım, markanın kimliğini sessizce ama etkili bir biçimde yansıtarak bir anlam yaratır. Renklerin cesareti, tipografinin ritmi ve sloganın kısa ama vurucu yapısı, zihninizde bir iz bırakır.
Bu tasarımlarla karşılaşmamız, günlük hayatın karmaşasında bir tesadüf gibi gelir. O kadar doğal ve kendiliğinden görünür ki, genellikle fark edilmeden fark edilir. Bunun sebebi, başarılı tasarımın genellikle “görünmez” olmasıdır. Bu görünmezlik, aslında tasarımın en büyük gücüdür.
Paul Rand’ın dediği gibi, tasarım gerçekten bir sessiz elçidir. Ancak bu elçi, markanın dünyasına açılan kapıdır. Bizimle konuşur, bir bağ kurar ve bizi bir yolculuğa çıkarır. Hayatımızın akışında tesadüf ettiğimiz onca tasarım, aslında dikkatle kurgulanmış birer davettir.
Her tasarımın dikkatle kurgulanmış birer davet olduğunu düşündüğünüzde, konuk olarak masanın neresinde oturuyorsunuz? Bir dahaki sefere çevrenize bakın. Tesadüf ettiğiniz bir tasarım, belki size bir şeyler anlatmaya çalışıyordur.
Dinlemeye değer.
